9 Mart 2014 Pazar

Radikal Kararlar

Doğada kabullenilmişlik var. Bir ceylan sürüsü ya da bir zebra sürüsü bir tek aslanın üzerine atlayıp hişt hacı biz kendimizi sana yedirtmeyiz demez. Çünkü doğanın kaderinin bu olduğuna inanırlar. Aksi halde öleceklerini düşünüp böyle bir risk almazlar. Akılları her zaman cesaretlerinin önüne geçer. Ben öyle kadere falan inanmam. Ama ceylanlardan daha cesur olduğumu da söyleyemem.

Çok alıştık tembelliğe. Zaman geçirmek için zaman geçirmeye o kadar alıştık ki unuttuk. Filmleri unuttuk. V For Vendetta izlerken, uzun süre maske takarsan altındaki kişiliği de unutursun, demeyi unuttuk. Kitapları unuttuk. Erken Kaybedenler okurken sensörlü lamba onu görünce yanmadığı için o lambayı kıran Bülent'i unuttuk. Biraz damar olacak belki ama kendimiz olmayı unuttuk. Yaşamak için yaşadığımıza kendimizi o kadar inandırdık ki hayal kurmayı unuttuk. Ayırt edilemez olduk. Bir ceylan sürüsünden, bir zebra sürüsünden farkımız kalmadı. Her gün aynı yaşar olduk. Yasaklara alışır olduk. Çok değil bundan bir kaç ay önce alkol yasağına verdiğimiz tepki yerini 10'dan sonra açık tekel aramaya bıraktı.

Cesur olduğumuz zamanlarda oldu. Babam bizim sokaktan geçen seçim otobüsündeki belediye başkan adayına küfür etmiş. Bence cesurca bir hareket, çünkü emekliliği tehlikeye girebilirdi. Yani o böyle olduğunu düşünüyor. Ben biraz daha farklı düşünüyorum. Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimizin olmadığını düşünüyorum. Tıpkı Karl ve Friedrich gibi ...

23 Temmuz 2013 Salı

Bir Yarış Atının Yıllığı

PİST GEÇMİŞİ

Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi ,1974 yılında hayatımıza girmiştir. Adının içinde bulunan yerleştirme kelimesi sistemi tam olarak açıklamaktadır. 1974 yılında iki oturum olan sistem beklenen etkiyi yaratmayınca 1976-1980 yıllarında tek oturum olmuş sistemi değiştirmekten keyif alan büyüklerimiz 1981'den sonra sınavı iki aşama yapmışlardır. Sonra canları sıkılıp uzun süre ilgilenmemişlerdir. Nesilden nesile hikayeleri anlatılan büyüklerimize destek amaçlı ne yapsak ne yapsak diye düşünenler 1999 yılında ikinci aşamayı kaldırmış ve yarışı yine tek aşamaya çevirmişlerdir. 2010 yılında ne oluyor lan burada denilerek sınav yeniden iki aşamaya çıkarılmıştır.

YARIŞ ÖNCESİ

Hayatı yarışlardan ibaret olan öğrenci ne ile karşılaşacağının bilincindedir. Derin bir nefes bile alamadan hazırlıklara başlar. Sistemin bel kemiği olan dershaneler öğrenci avına çıkmışlardır. Çizgi filmlerden alışık olduğumuz gözünde dolar beliren elemanlar artık her yerdedir. Öğrenci bunlardan birine güvenir ve seçimini yapar. Ortalama bir memurun 2 aylık maaşını bu dershaneye vererek derslere katılmaya hak kazanır. Bu hak sonucunda öğrenci test kitaplarıyla ödüllendirilir. Hazırlıklar tam gaz devam ederken arada mini pistlerde yarışır öğrenci, amaç onu asıl yarışa hazırlamaktır. Hazırlık süresince sosyal hayattan yoksun bırakılan öğrenci başlarda isyan etse de sonradan duruma alışır ve bir yarış atı psikolojisiyle asıl yarışa tam gaz hazırlanmaya devam eder. Hazırlık süresince yer yer bunalımlar geçiren öğrenci ailesi ve hocaları tarafından gazlanarak bu bunalımdan kurtarılıp yeniden kaldığı yerden devam ettirilir. Bu şekilde asıl yarışa 1 yıl gibi bir sürede hazırlanılır.

YARIŞ GÜNÜ

Öğrenci emeklerinin karşılığını almak için artık hazırdır. Start öncesi üst taramasından geçirilir. Yarış süresince tuvalete gitmesi yasak olan öğrenci, yarış öncesi bu ihtiyacını da giderir ve startın verilmesini bekler.

YARIŞ

Start verilir. Öğrenci sağına soluna bakmaksızın koşar. ( İstese de bakamaz zaten çünkü kameralarla gözetlenmektedir.) Nefes nefese kalan öğrenci bitişe kadar elinden geldiğince atı düşürmek zorundadır. Başka türlü hayatta kalamayan öğrenci, sonunda bitişe ulaşır.

FOTO FİNİSHİN AÇIKLANMASI VE AHIR SEÇİMİ

Bitti her şey demesi yasak olan öğrenci foto finishin açıklanmasını bekler. Kafa olarak rahatlaması imkansız olan öğrenci foto finish sonuçlarının ardından gelecekte ne olacağı gibi bir karar vermek zorunda kalır. Yaşım kaç başım kaç benimde böyle bir karar veriyorum ki diyemez çünkü sistemce o da yasaktır. Ailesi ve öğrencinin kararları çoğu zaman uyuşmaz. Ahır listeleri sürekli değişir. Öğrenci bunalımdadır. Ama bunu düşünecek zamanı yoktur. 2 hafta içinde bir karar vermesi gerekir. Fikir almadığı danışmadığı kimse kalmayan öğrenci iki buradan üç oradan diyerek bir liste çıkarır ve ahır yönetimine gönderir. Bitti her şey demesi yasak olan öğrenci bunalımdan bunalıma koşarken, ahır seçimlerinin açıklanmasını bekler. Bu bekleyiş öğrencideki bunalımı patlama noktasına getirir.  Ama dayanmak zorundadır çünkü o öğrencidir. Sonuçlar açıklanır ve 1 yıl aradan sonra öğrenci insan olduğunu hatırlamaya başlar. Ahıra girmek için sürdürdüğü yarış bitmiştir ama üniversitede, mezun olduğunda, iş hayatında yarış devam edecektir. Yarış ancak öldüğü zaman sona erecektir.

YARIŞA YENİK DÜŞENLER


1994. Üniversite sınav stresi Zeynep'i (17) Boğaziçi Köprüsü'nden atlattı. Giydiği montun şişip paraşüt görevi yapması sayesinde kurtulan Zeynep şimdi Mimar Sinan'da okuyor.



1997. Saadet Oya (18) tabancayı başına dayayarak yaşamına son verdi. Babası kızının üniversite sınavının kötü geçtiğini arkadaşlarının kendisiyle alay edeceğinden kaygılandığını söylüyordu.



1998. Diyarbakır'da Nefel (18) sınavı kötü geçince 50 adet hapı içti. Annesi ‘‘eve geldiğinde çok bitkindi. Ağzını bıçak açmıyordu. Sınavının kötü gittiğini sanıp canına kıydı’’ dedi. Aynı günlerde Alanya'da Fadime ise (18) sabah erkenden ÖSS soru ve cevaplarının yayınlandığı gazeteyi almak için dışarı çıktı. Sınavı kötü geçmişti. Babasının odasına kapandı, duvardaki av tüfeğini alarak kalbine dayayıp ateş etti.



1998. Deniz (18) ikinci kattaki evlerinin penceresinden atlayarak ölmek istedi. Kızının hiçbir sorunu olmadığını belirten anne ‘‘ÖSS sınavını kazanmasına karşın ÖYS sınavına giremediği için üzgündü’’ dedi.


1999. Malatya'da Zeynep (18) ÖSS'nin iptal edilmesi üzerine 30 adet hap içerek intihara kalkıştı.


2013. Mardin'in Nusaybin İlçesi'nde ortaokul son sınıf öğrencisi 15 yaşındaki Azize A., iple kendini pencere demirine iple asarak yaşamına son verdi. Azize A. ders notları iyi olmadığı için bunalıma girip intihar etti.

Bu insanlar gibi daha niceleri var. 
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün 1997 yılına ait intihar istatistiklerine göre Türkiye'de de intiharlar en çok 15-24 yaş grubunda yoğunlaşıyor.

Uzmanlar gençlik intiharlarının çoğunun okul çevrelerinde görülmesine dikkat çekiyorlar. İntiharlar özellikle karne ve sınav dönemlerinde yoğunluk kazanıyor. Örneğin YÖK'ün kurulmasıyla birlikte yüksek öğrenim gençliği arasındaki intihar eğilimlerinin yüzde 115 oranında bir artış kaydettiği yazılı Faruk Güçlü'nün ‘‘İntihar’’ adlı kitabında.

İnsan hayatını hiçe sayan, bizi atlardan farklı görmeyen , bu yarışı organize eden ve devamlılığı için elinden gelen tüm çabayı gösteren insanlara sevgi ve saygılarımı sunarım.










11 Temmuz 2013 Perşembe

11 Ayın SULTANI

Ey sultanlar sultanı ramazan ! Ey ramazan sultanları ;

İnsanların en doğal hakları beslenme ve barınma haklarıdır. Barınma üzerine dini bayram olmadığı için ben beslenme hakkı üzerine iki kelam edeceğim.

Hepimizin bildiği gibi hak ve özgürlükler toplumlar , inançlar ve toplumdaki sınıflara göre farklılık gösterir.Senin hak olarak iddia ettiğin kavramlar kimilerince sana özel günlerde verilen armağanlar olarak görülmektedir.Bu özel günlerden biri ramazan bayramı, bu bayramda verilen armağan ise iftar çadırında dağıtılan yemektir.

İftar çadırının formatını hepimiz aşağı yukarı biliriz.İnsanlar sıraya girer yemeklerini alır ve dini inançları doğrultusunda oruçlarını açarlar.Bu çadırdan hemen hemen her ilçede bulunduğu gibi ramazan ayı boyunca da aralıksız olarak hizmet eder.Bu çadırlara gelen insanların kendi yemek yiyecek maddi güce sahip olmayan kesim olması beklenir.Böyle midir değil midir bu tartışılır tabi ki. Bu ülkedeki çoğu kesim istediği yemeği yiyecek maddi güce sahip mi buda ayrıca tartışılır.Neyse diyelim , boy boy reklamlar verilmeye başlanır. Herkes davetlidir naraları atılır.Medya bu çadırları haber malzemesi olarak görüp her akşam oradaki insanları büyük bir gururla canlı yayında herkese gösterir. Yani ramazan sultanlarının şakşakçılığını yapmaya başlar.Ramazan sultanları televizyon kanallarına çıkıp dağıttığı ramazan kumanyalarıyla kendi partilerinin propagandalarını yaparlar. Doyurmak zorunda oldukları insanları doyurduklarını söyleyip kendilerini öve öve bitiremezler. Bununla kalmayıp insanları doyurdukları için oy beklerler.Televizyon kanalları yapacakları iftar sahur programlarının reklamlarını ramazan ayından bir hafta önce göstermeye başlayıp ramazan ayı boyunca her gün 10 ila 15 kez göstererek onlarda kendi yöntemlerini kullanarak propagandalarını yaparlar. Bu programlarda aç olan insanlar üzerinden konuşulur.Bu insanlar için kurulan çadırlardan sıkça bahsedilir. 30 gün bu şekildeki tekrarlardan ibaret olarak geçer gider.Aç insanları doyurmanın insan olmanın değilde dinin gerekliliği olduğunu savunur dururlar.Ya sonra ?

Bir ay karınlarını doyurduğunuz insanlar için sonra ne yaptınız ? Kumanya dağıtan politikacılar açlıktan ölümden söz eden duyarlı iş adamları nereye kayboldunuz ? Katıldıkları televizyon kanallarında vaaz veren bunun karşılığında çok fazla para kazanan yüce dinin yüce görevlileri neredesiniz ? Övüne övüne reklam yapan belediye başkanlarımız çadırlarınız nerede ? 1 ayda 11 aylık yemek mi dağıttınız ? Yoksa gelen insanlar karınlarını 11 aylık mı doyurdu ? Aç insanlar üzerinden reyting planları yapan medya kuruluşları herkesin karnı tok da bizim mi haberimiz yok ?

Yoksunuz...

Her yıl 1 ay varsınız 11 ay yoksunuz...

Ey sultanlar sultanı ramazan ! Ey ramazan sultanları ;

İnsanlar maalesef sadece ramazanda aç değil...